HUKUKİ GELİŞMELER

5651 Sayılı Kanunda Değişiklik Anayasa Mahkemesi’nin 2020/76 E. 2023/172 Sayılı Kararı


17 Ocak 2024

5651 Sayılı Kanunda Değişiklik Anayasa Mahkemesi’nin 2020/76 E. 2023/172 Sayılı Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin 11/10/2023 tarihli 2020/76 E. 2023/172 K. sayılı kararı 10/01/2024 tarih ve 32425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Anayasa Mahkemesi (“AYM”), 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunu’nda (“5651 sayılı Kanun”) yapılan değişikliklerin bir kısmının iptaline karar vermiştir.

  1. 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesi Bakımından

5651 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “…erişimin engellenmesi…” ibaresi “…içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi…” olarak değiştirilmiştir. Aynı maddenin 11. fıkrasında yer alan “… erişim sağlayıcısına, …” ibaresi ise “…ilgili içerik, yer ve erişim sağlayıcısına…” olarak değiştirilmiştir.

Bu madde kuralları ile yer sağlayıcı ve erişim sağlayıcının içerikten kaynaklanan sorumluluklarının genişletildiği, hukuka aykırı içeriğin çıkarılmasının ancak içerik sağlayıcıdan istenebileceği halde yer sağlayıcıya da bu yükümlülüğün getirildiği, içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi yönündeki idari nitelikli kararın kısa sürede uygulanacağı ancak bu kararın hukuken hatalı olduğunun ortaya çıkmasının çok zaman alacağı, yurt dışında bulunan yer sağlayıcıya yöneltilen içerik çıkarma tedbirinin uluslararası hukuk ile bağdaşmadığı ve bu sebeple Anayasa’nın 2., 6., 13., 22., 26., 28., 38. ve 48. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptali talep edilmiştir.   

AYM, Anayasa’ya aykırılık yönünden yaptığı incelemesi sonucunda; Anayasa’nın 38. maddesinin suç şüphesi olan kişiye tedbir uygulanmasını yasaklamamakla birlikte suç şüphesi olan bir kişiye çeşitli adli ve idari tedbirlerin uygulanabileceğini, ancak öngörülen tedbirin ceza yargılaması süreciyle bağlantılı olarak yürütülen geçici bir tedbir niteliğinde olması gerektiğini belirtmiştir. Dolayısıyla, herhangi bir ceza yargılama sürecinden yoksun olarak uygulanmış ve nihai nitelikte olan tedbirin masumiyet karinesini zedeleyeceği, nitekim kişinin bir ceza mahkemesi kararından önce suçlu olarak kabul edilmesi söz konusu olacağı ifade edilmiştir.

Bu doğrultuda, erişimin engellenmesi kararının bir tedbir niteliğinde olması ve ceza yargılaması sürecinden geçmeksizin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı tarafından yapılan suç tespitine bağlı olarak nihai uygulamaya tabi olması, tedbir kararının mahkeme kararıyla tespit edilmeden ve gözden geçirilmeden tesis edilmesi sonucunda, söz konusu suçun bir kişiye isnadının masumiyet karinesini ihlal ettiğine karar verilerek, AYM, ilgili kuralın Anayasa’ya aykırı olması sebebiyle iptaline karar vermiştir.

  1. 5651 Sayılı Kanun’un 9. Maddesi Bakımından

5651 sayılı Kanun’a yapılan değişiklik neticesinde 9. madde’nin;  (i) 5. fıkrasında yer alan “…erişimin engellenmesi…” ibaresinin “…içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi...” şeklinde değiştirilmesi, (ii) 8. ve 9. fıkralarda yer alan “…erişimin engellenmesi…” ibarelerinin “…içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi…” şeklinde değiştirilmesi, ve (iii) 10. ve 11. fıkralarda yer alan “…sorumlu kişi,…” ibarelerinin “…içerik, yer ve erişim sağlayıcıların sorumluları,…” olarak değiştirilmesine karar verilmiştir.

Başvuruda; dava konusu kurallar kapsamında uygulanabilecek içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararının hukuki niteliğinin belirsiz olduğu, koruma tedbiri olarak kabul edilmelerinin mümkün olmadığı, herhangi bir suç veya ceza soruşturması bulunmamasına rağmen haklarının ihlal edildiğini ileri sürenlerin talebi üzerine idari kolluk yetkisi bulunmayan sulh ceza hakimliklerince karar verilebileceği, bunun hukuk sistematiğine aykırı düştüğü, kurallarda bu yöntemin hangi esaslar kapsamında uygulanacağının belirlenmediği, özel hayatın gizliliğinin korunmasında hangi kurallarla hangi temel hakların korunacağının anlaşılmadığı, ifade ve basın özgürlüklerinin ölçüsüzce sınırlandığı ve bunun bir sansür mekanizması yarattığı, sulh ceza hakimliği kararlarının yerine getirilmemesi halinde öngörülen adli para cezasının suçta ve cezada kanunilik ilkesini ihlal ettiği belirtilerek Anayasa’nın 2., 9., 13., 26., 27., 28., 36., 38., 40. ve 125. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. 

İlgili kuralların yapılan saldırılara karşı internet içeriğinin sınırlanmasına yönelik kademeli bir müdahale yöntemi sunmadığı, bu kurallar ile yapılan sınırlamanın internet ortamında yer alan belirli bir içeriğe erişimi engellemek suretiyle o içeriğin belirli bir ülke sınırları içinden ulaşılmasına, kararın verildiği tarihten itibaren süresiz olarak engel olduğu, bu yönüyle ifade ve basın özgürlüklerine ağır bir müdahalenin ortaya çıktığı tespit edilmiştir.

İşbu usulün, internet ortamında olan zararlı içeriklerle diğer başka usullerle mücadele edilebildiği sürece başvurulmaması gereken bir yöntem olduğu, kuralların kamusal makamların takdir yetkisini daraltarak keyfi davranışların önünde geçebilmek için usule ilişkin güvenceleri sunmadığı, kuralların demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve orantılı karar verilmesini sağlayacak güvenceleri barındırmadığı yönünde karar vermiştir. Bu nedenlerle, AYM ilgili kuralın Anayasa’ya aykırı olması sebebiyle iptaline karar vermiştir.

  1. SONUÇ

AYM, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunca erişimin engellenmesi dışında içeriğin yayından çıkarılması kararı verilmesi, erişimin sağlayıcılar yanında içerik ve yer sağlayıcılara Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından idari para cezası kesilmesi, kişilik hakları ihlaline dayalı erişimin engellenmesi kararı ile içeriğin çıkarılması şeklinde uygulanmasının Anayasa aykırı olduğuna karar vermiştir.

Yapılan değişikliklerin Resmî Gazete’de yayımlanmasından 9 ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.